T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
İSTANBUL / ESENLER - Esenler - Tacirler Özel Eğitim Uygulama Okulu III. Kademe

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite

DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU

Dikkat eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) psikiyatrik bir bozukluktur. Bir kişinin kendi yaşına ve bulunduğu gelişim seviyesine uygun olmayan aşırı hareketliliği, isteklerini erteleyememesi ve dikkat sorunları ile alakalı bir durumdur. Dikkat bilişsel bir süreçtir. Bir işe başlama, devam ettirme, sonlandırma, uyanık olma vs. süreçler söz konusudur. Dikkat süresi, dikkat yoğunluğu her yaşta farklıdır. Dikkat eksikliği, kişinin  dikkat süresinin yaşından beklenenden az olmasıdır. Kişi dikkatini belli bir süre devam ettirmede güçlük yaşar. Bir kişide DEHB var diyebilmemiz için belirtilerin 7 yaştan önce başlaması, belirli bir müddet devam etmesi ( en az 6 ay) ve an az iki ortamda görülmesi gerekir. Diğer patolojik rahatsızlıklarla birlikte görülmez, hayat boyu sürer. Çocuklar okula başladığında, onlardan beklentiler arttığı için genelde çocuk okula başladığında bu durum anlaşılmaktadır.  

BELİRTİLER

DEHB`nun  3 temel belirtisi vardır. Bunlar; 1. Dikkat eksikliği 2. Aşırı hareketlilik 3. Dürtüsellik  

Dikkat Eksikliği: Dikkat eksikliğinde yaşanan durum bu kişilerin dikkat edememeleri ile alakalı değildir, sadece dikkatlerini bir noktaya odaklayamamaları ile alakalıdır. Aynı anda birçok uyarana dikkat ettikleri için bir işle uğraşırken başka bir uyarıcı, dikkatinin dağılmasına sebep olur. Daha çok, kalabalık, gürültülü ve uyaranın fazla olduğu ortamlarda dikkatlerini odaklamaları zor olur. Zihinsel işlevleri yerine getirmekte güçlük yaşarlar. Ev ödevlerini unuturlar. Eşyalarını kaybederler vs. ancak sakin ortamlarda ya da ilgisini çeken bir konu olduğunda daha uzun süre odaklanabilirler, saatlerce bilgisayar başında oyun oynayabilirler,televizyon seyredebilirler.  

Aşırı Hareketlilik: Kişinin kendi yaşına ve gelişim seviyesine uygun olmayan aşırı hareketliliğidir. Misalen uzun müddet yerinde oturamaz, daima hareket halindedir. Çok konuşur. Çok hareket eder. Otururken dahi eli ayağı kıpır kıpırdır.

Dürtüsellik: Kişinin kendisini kontrol etmesinde sorun yaşamasıdır. Acelecidirler, soru bitmeden soruya cevap verirler, konuşurken sözün bitmesini beklemeden söze karışırlar, içlerinden geldiği gibi davranırlar.  

DEHB hayat boyu sürebilen bir bozukluktur. DEHB olan kişilerin ergenlikte de belirtileri devam eder. DEHB genetik bir durumdur ve çocuk doğduğu andan itibaren bir takım belirtiler göstermeye başlar. Ancak bebeklikte görülen bu belirtiler ( az uyuma, kolay ağlama, huzursuzluk) başka durumlara da bağlı olabileceğinden bu dönemde teşhis edilmesi mümkün değildir. Çocuklar okula başlamadan evvel de normal olarak hareketlidirler ve dikkat süreleri kısadır bu sebeple okul öncesi dönemde de teşhis edilmesi zordur. Ancak çocuktaki dikkat eksikliği ve hareketlilik akranlarına nisbetle önemli ölçüde farklılık gösteriyorsa o zaman bu teşhis düşünülebilir. Sıklıkla çocuklar ilkokul döneminde iken bu tanı konulur. Ergenlikte ise daha fazla akademik başarısızlık yaşarlar ancak dikkat süreleri daha fazladır. Yetişkin dönemde, arkadaş ilişkilerinde, evliliklerinde, iş hayatlarında sorunlar yaşayabilmektedirler.

Bu kişilerin de olumlu özellikleri söz konusudur. Ancak mühim olan bu özelliklerinin açığa çıkartılması, bunun için ortamların sağlanması, gerekli tedbirlerin alınması gereklidir. Bu özellikler şunlardır.  Yaratıcıdırlar ancak potansiyellerini ortaya koymakta zorluk yaşarlar.  Enerjik, canlı ve keyiflidirler.   Risk almaktan hoşlanırlar. Hayal güçleri gelişmiştir.  Kolayca birilerine güven duyabilirler.  Sıcakkanlı ve hoşgörülüdürler.  Espri yetenekleri gelişmiştir. DEHB'e bir takım sorunlar da eşlik edebilir. Bu kişiler düşük benlik algısına sahip olabilir, akademik sorunlar yaşayabilirler. (okuldan atılma, okulu bırakma, sınıf tekrarı yapma vs.) Ayrıca dağınıklık, unutkanlık, zihinsel olarak organize olamamalarından kaynaklanan düzensizlik, koordinasyon bozukluğu, sosyal beceri sorunları, tutarsızlık vs. gibi sorunlar da görülebilir.

SEBEPLERİ

DEHB'nun sebepleri tam olarak bilinmemektedir. Ancak bazı faktörlerden söz edilmektedir.  Bunlar;   genetik sebepler,  çevresel sebepler,  beyindeki organik ve fonksiyonel farklılıklardır. DEHB olan çocukların anne ve babalarında da benzer belirtilerin görülme oranı normal çocukların anne babalarına oranla 2-8 kat daha fazladır. Kardeşlerinde ise yine normal çocuklara oranla 2-3 kat fazla DEHB vardır. Çevresel faktörler ise direkt olarak DEHB`ye  sebep olmamaktadır. Ancak genetik temayül söz konusu ise DEHB olma riskini arttırır. Misalen,  Doğumdan evvel (gebelik döneminde hastalanma, madde kullanımı)  Doğum esnasında ( erken doğum, doğum komplikasyonları)  Doğum sonrası (bazı hastalıklar) vs. Beyinde ise frontal lob, bazal gonglionlar ve serebellum bölgeleri dikkat yoğunlaştırma, sürdürme, davranışların kontrol edilmesi ve planlama yapılmasında etkili olmaktadır. Yapılan incelemelerde DEHB olan kişilerde bu alanların daha küçük olduğu ya da farklı bir simetride olduğu tesbit edilmiştir. Bu bölgelerde oksijen kullanımı, kan akımı normal şahıslara göre daha azdır.

 TEDAVİSİ

Genellikle ilaç ile tedavi yoluna gidilmektedir. İlaç kullanılıp, ilacın etkisinin görüldüğü sürede hareketlilik azalabilir, dikkat süresi artabilir ve dürtü kontrolü sağlanabilir. Ancak ilaç doğru davranışı sağlayamamaktadır, motivasyonu arttıramamakta, kişiye duyguları ile başa çıkmayı öğretememektedir. Yani davranışlardaki değişikliği sağlayamamaktadır. İlaç+psiko eğitimsel müdahaleler (anne-baba eğitimi, öğretmen eğitimi, çocuğun bireysel terapisi) +davranışsal tedaviler birlikte kullanıldığında etkili sonuçlar ortaya çıkabilmektedir. Öğrenmenin temelinde bir uyarıcıya dikkat etme, dikkati belirli bir müddet aynı uyarıcı üzerinde devam ettirebilme vardır. Fiziksel temas kurarak, dokunarak, zıplayarak, dans-drama etkinlikleri, deneme-yanılma yolu ile öğrenme, lego, oyun hamurları yani kısacası kinestetik öğrenme  DEHB olanlar için son derece faydalı olacaktır.  

 ÖĞRETMENE TAVSİYELER

 Sınıf içerisinde çocuğu olumsuz yönde etkileyecek damgalamalardan, etiketlemelerden uzak durmak gereklidir.  Çocuğu etiketleyici isimler kullanmak yerine sınıfta okul arkadaşları tarafından  kabulünü sağlamak amacıyla çocuğun yaşadığı durumu anlatan hikaye ve öykülerden (misalen; Zıp Zıp Kaplumbağa)  yararlanmalıdır.  Sınıf içerisinde çocuğun hareketleneceği hissedildiği anda çocuğa birtakım sorumluluklar verilerek ya da çocuğun hareket etmesine imkan sağlanarak çocuğun sınıf içinde daha iyi kontrol edilebilmesi sağlanabilir.  Çocuğa sorumluluklar verilmelidir.  Çocuğun başarılı olma duygusunu yaşaması açısından ödüller vermek, bu çocukların okula ve derse olan ilgilerini de arttıracaktır.   Bu çocuklar verilen görevleri önem sırasına koyamadıkları için aynı anda birkaç görev verildiğinde bunları yerine getiremeyebilirler. Bunun için önce tek bir görev, tek bir komut verilmeli, çocuk bunu gerçekleştirdikten sonra diğer komuta geçilmelidir. Örneğin, çocuğa "ödevlerini yap, odanı topla" demek yerine; ilk önce "ödevini yap" demek ve çocuk ödevini yaptıktan sonra da "odanı topla" denilmesi daha uygundur.  

ANNE BABAYA TAVSİYELER

Her şeyden evvel çocuğu olduğu gibi kabul etmek, ona değer verdiğinizi ve onu sevdiğinizi hissettirmek çocuğun "ben değerliyim, ben önemliyim" duygusunu yaşamasını sağlayacaktır. Çocuğun benlik algısı olumlu olacak ve böylelikle özgüveni artacaktır.   Anne babanın etkili iletişim kurallarını bilerek çocuğu ile olumlu bir iletişim ortamı sağlaması gereklidir. Anne baba empati kurarak, "sen dili" yerine  "ben dili"ni kullanarak ve etkin dinlemeyi bilerek çocuğu ile iletişim   kurmalıdır. Çocuğun başarılı olma duygusunu yaşaması sağlanmalıdır.  Çocuğa karmaşık olmayan, yapabileceği tek tek görevler verilerek sorumluluk duygusu kazanması sağlanmalıdır.  

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 11.01.2016 - Güncelleme: 23.09.2022 16:13 - Görüntülenme: 2445
  Beğen | 10  kişi beğendi